GÜNDEM

MUSTAFA BALBAY

 

SURİYE OPERASYONU: 

DİBİ GÖRÜNMEYEN KUYU

 

Türkiye'nin 24 Ağustos günü Suriye'ye sınır ötesi operasyona başladığı gün, olağanüstü bir "çok iyi iş yaptık" havası oluşmuştu. O günün devamında olumlu hava yükselerek sürdü.

25 Ağustos günü Milli Savunma Bakanı'nın demeci şöyleydi: "Önümüzdeki hafta içinde PYD'nin tamamen çekilmesi hedefleniyor..."

Genelkurmay Başkanı da aynı gün şunu söyledi: "PYD, PKK ve IŞİD'i 72 saatte bitireceğiz..."

Tepedeki bu hava medyayı da doğal olarak etkilemiş, tüm kanallar birkaç günde ya da en çok bir iki haftada gelecek iyi haberlere odaklanmıştı...

 

                                                                                                       ***

 

Bugün Suriye operasyonunun 43. günü... Tablo şöyle:

Bu sabah Türkiye-Suriye sınırında Kilis'in hemen karşısındaki Atme çadır kampında, operasyonda birlikte hareket ettiğimiz Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) militanları görev değişimi yaparken büyük bir patlama meydana geldi; 35 kişi yaşamını yitirdi.

43 günlük zaman diliminde 11 askerimiz şehit oldu. Operasyonun 36. gününde askeri güç takviyesi yapmamız gerekti. Genel özet böyle...

Operasyonun ikinci gününde bir tartışma programına katılmıştım. Tüm katılımcılar bu girişimin şart olduğunu, sonuç vereceğini
vurguluyordu.

Ancak geçmişteki pek çok sınır ötesi operasyonu yorumlamış, gözlemlemiş, sonuçlarını dikkatle izlemiş bir kişi olarak böyle bir operasyonun hemen olumlu sonuç vereceğini söyleyemiyordum. Canlı yayında da yanılmayı yürekten dilediğimi ifade ederek, düşüncelerimi paylaştım.

Son bir haftada gelen haberler ne yazık ki yukarıda aktardığımız şekilde...

 

                                                                                                         ***

 

Bu haberlere bir ek daha var; Suriye olmadı, Irak verelim... Türkiye'ye Suriye'yi rahat bırakması, Karşılığında Musul'a girmesi öneriliyordu.Tam bu haberin tartışıldığı sırada Irak parlamentosu Türkiye aleyhine bir karar aldı. Başika kampındaki Türk askeri varlığının sona erdirilmesi istendi.

Bu gelişmeler gösteriyor ki; dibini görmediğiniz kuyuya girmeye kalkarsınız, başınıza ne geleceğini kestiremezsiniz.

Bize göre yol hala yakındır...

Türkiye'nin PKK terörü ile kıyasıya mücadele ettiği 1990'lı yıllarda terör örgütünün tüm desteğinin yüzde 60'ı Suriye topraklarındandı.

Türkiye, ne olursa olsun Suriye'de bir muhatap bularak sonuç alabilmişti.

Bugün de önce kuyunun ne kadar derin olduğunu saptamalı, sonra atılması gereken adımlar atmalıdır. Aksi halde Suriye'deki terör, yönetilemezlik sorunu Türkiye'yi etkilemeye devam edecek. Üstelik sorunu içimize taşıma tehlikesi de yükselecek...

Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım.

Suriye'yi temizleyeceğiz derken Suriyeleşmeyelim...