Manşet
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
TARİH:05 EYLÜL 2016
Yorumlar (0)
GÜNDEM
MUSTAFA BALBAY
KAMAN'DA YAMAN ÇELİŞKİ...
15 Temmuz sonrası İç Anadolu'nun derinliklerinde neler oluyor sorusuna yanıt aramak için geçen çarşamba günü Kırşehir'in Kaman ilçesindeydim.
CHP ilçe Başkanı Çağdaş kardeşimiz, öteki yöneticiler çarşamba günü Kaman'ın pazarı olduğunu söylediler. Uzun süredir o günü denk getirerek davet ediyorlardı.
Kaman tipik bir İç Anadolu şehri. Ekinler biçilmiş... Uçsuz bucaksız sarı tarlaların ortasından geçtik. Engebeli alanlarda vadi dibindekini yeşillikler ezberi bozuyor.
Tabii ki ceviz ağaçları... Kaman en çok cevizliyle ünlü bir ilçemiz. Ancak birkaç yıldır havanın mevsim normalleri dışına çıkması cevizi de vurmuş.
Ziraat Odası başta mazot olmak üzere girdilerin yüksekliğinden yakındı. Ticaret ve Sanayi Odası kalkınmada öncelikli yöre seçiminin yanlışlığından, esnaf da BAĞ-KUR primlerinin yüksekliğinden ve Ahi etkinliklerinin kendilerinden alınıp bakanlığa devrinden şikâyet etti.
Pazaryerinde bizi kendi yaptığı yoğurdu peyniri satan Urkuş bacımız karşıladı. Çok televizyon izlediği için yaşamında biz de payımızı almışız. Memleketin halini şöyle özetledi: "Bunlar yatsın kalksın Atatürk'e dua etsin..."Sonra kendi yazdığı Atatürk şiirini okudu 64 yaşındaki Urkuş bacımız.
***
Asıl gündeme geçmek gerekirse...
4 saatlik pazar gezisinde 15 Temmuz sonrası mağduriyet yaşadığını söyleyen farklı yer ve zamanlarda 5 kişi kesti yolumuzu.
80 yaşlarında bir büyüğümüz beni aldı insanlardan uzak bir köşeye götürdü. Yaklaşana da, “ayrı konuşacağım, gidin" dedi. Torunu polis okulu ikinci sınıfı bitirip atama beklemeye hazırlanırken FETÖ şüphesiyle atılmış. İnatçı bir dede. Torunu ile temas kurdurdu; onları mülakattan geçirip atan yöneticiler de bir hafta sonra tutuklanmış. "Bana soruları çaldın, FETÖ'cüsün diyorlar. Ben yedekten kazandım, soru çalsam yedek kalır kıydım" diyor.
Bir başka köşede jandarma çavuş vardı. Açığa alınmış. Derdi işsizlikten çok yediği damga. "Ne yurtlarında kaldım, ne okullarında okudum. Hiç ilgimin olmadığı bir yerle ilgimin olmadığını nasıl anlatacağımı bilemiyorum" diyor.
Pazar çıkışı bir karı-koca yolumuzu kesti. Kadın iller bankası uzmanı kocası Gaziantep Belediyesi çalışanıymış. "Başkan kendisini kurtarmak için beni feda etti" diyor. Eşi de, “tek suçum eşi olmam. Aç kalmamak için baba ocağına geldik. Mantı yapıp satıyorum. Bize başvurabileceğimiz bir yer gösterin" diyor.
Bir öğretmen... "Onların okulunda öğretmenlik yaptım" diyor devam ediyor:
"Attıkları yetmediği gibi hiçbir yerde öğretmenlik yapamaz, dediler. 12 Eylülde bile atılan öğretmenler özel dershanelerde çalışmıştı.
Hatta dershane sahibi olan vardı. Bizi açlığa mı mahkûm edecekler?"
Hatta dershane sahibi olan vardı. Bizi açlığa mı mahkûm edecekler?"
Yerel gazetecilerle bu gözlemleri konuşurken, “size kaymakamdan haber verelim" dediler, şu bilgileri verdiler:
"15 Temmuz'dan sonra başlayan demokrasi nöbetlerinde başı kaymakam çekti. Günlerce anasonlarla halkı nöbete çağırdı. Çetelere karşı demokrasi nöbeti diye hoparlörden anonslar yaptı, hükümeti savunan ateşli konuşmalar yaptı. Nöbetin 20. gününde kaymakamı da gözaltına aldılar, ertesi gün tutukladılar."
***
20 bin nüfuslu bir Orta Anadolu ilçesinde 4-5 saatlik gözlemlerimizin özetini aktardık.
Türkiye'nin her yerini sarmış ciddi bir mağduriyet dalgası var. Bu insanlar öyle ya da böyle FETÖ'ye bulaşmış bile olsa en suçlusu hükümetten daha masumdur. Bütün olağanüstü dönemler arkasında büyük bir mağdurlar ordusu bırakır.
Bu dönem öncekilerden çok daha ağır bir tablo...
Öğrenciler okullarından olmuş...
Öğretmenler, öğretim üyeleri işini kaybetmiş...
Devlet memurlar damga vurulup evine gönderilmiş...
"Darbeyi önleyip demokrasiyi güçlendirmenin" karşılığı bu olamaz.
Türkiye bu kaos ortamını, Türkiye'yi kaosa sürükleyen yönetim anlayışıyla aşamaz...
YORUMLAR ( 0 )