Gündem

Mustafa Balbay

GÜNDEM Mustafa Balbay

GÜNDEM  Mustafa Balbay
TARİH:7 Haziran 2016 Salı Yorumlar (0)

GÜNDEM 
Mustafa Balbay




7 Haziran'ın Birinci Yılında Durum...
 
 
 
7 Haziran genel seçimlerinin birinci yılına bakıp şunu söylememek elde değil:
Geçen yılın üzerinden kaç yıl geçti!
Tarihimizin en çalkantılı sürecinin içindeyiz.
7 Haziran'dan sonra çok farklı bir beklenti vardı. Bu içi boş bir beklenti değildi. AKP tek başına iktidarı kaybetmişti. Yepyeni bir gelecek çizilebilirdi.
Geçen zaman diliminde bunu değişik boyutlarıyla işledik. Bugün genel bir ufuk turu yapalım.
7 Haziran'da muhalefet partilerinin toplam oy oranı yüzde 60, AKP'nin ise yüzde 40'tı.
Erdoğan bu sonuçları tanımadığını ilk günlerden itibaren değişik şekillerde dile getirdi. Milli irade eğer kendi istediği gibi şekillenirse saygı duyardı, şekillenmezse kaygı duyardı ve gereğini yapardı.
Yaptı da...
Muhalefet partilerini AKP'siz bir plan yapamayacakları konuma getirdi.
Kendi bilgisi dahilinde yapılan Dolmabahçe mutabakatını sert ifadelerle reddedip tam tersi bir siyasete soyundu. 
Devamında tırmanan terör AKP oylarını da tırmandırdı.
 
Xxx 
 
7 Haziran'dan seçimlerin cebren ve hileyle yenilendiği 1 Kasım'a dek her şey kötüye gitti. Sadece bir şey iyiye gitti; AKP oyları!
AKP kötüye gidişi şu yöntemle oya çevirdi:
Beni iktidardan indirirseniz, olacağı buydu. 1 Kasım'da beni tekrar tek başına iş başına getirin, herşey düzelsin. Şehit cenazeleri dursun, ekonomi iyiye gitsin...
7 Haziran'da umuda oy veren seçmen 1 Kasım'da korku ve endişeye oy verdi.
Terör 1 Kasım'dan sonra durmak yerine arttı. Terördeki artış AKP desteğini de yükseltti. Araştırma şirketlerinin iddiasına göre AKP yüzde 50'lik toplumsal desteğini biraz daha arttırdı!
Ancak bu Erdoğan'ı tatmin etmeye yetmedi. 
Bir söz vardır; insan dünyayı zapt eder, hırsını zapt edemez.
Erdoğan da partinin, iktidarın her şeyine hakim olma hırsını da arttırarak sürdürdü.
Kayıtsız şartsız kendisini destekleyenler dışında herkesi darbeci ilan eden Erdoğan, hükümete kimsenin darbe yapmaması karşısında kendisi yaptı. Davutoğlu 4 Mayıs'ta saray darbesiyle indirildi, Binali Yıldırım getirildi.
 
Xxx 
 
Bundan sonr ne olacak?
Erdoğan, siyasetten gelen cumhurbaşkanlarının kaderini yaşıyor.
Turgut Özal-Yıldırım Akbulut, Süleyman Demirel-Tansu Çiller  döneminin benzeri, Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu  döneminde yaşandı. 
Siyasette geleceğe ilişkin iddialı öngörülerde bulunmak çok akılcı değildir. Ancak görünen tahterevalli yorum gerektirmez. Binali Yıldırım dönemi de Erdoğan'ın istediği gibi gitmeyecek.
Aracı, aracın sahibi değil şoför kullanır. Elbet araç sahibinin istekleri olur, yön tarifi olur. Ancak araç sahibi şoföre,"direksiyonu uçuruma kır" dediği an işin rengi değişir.
Muhalefet böyle bir renk değişimine hazır mı?
Erdoğan ve örgütü hazır olmaması için her şeyi yapıyor.
Geçen günlerde 80'ine henüz girmiş, yüreği ülkede yaşananlarla çarpan bir yurttaş, AKP'ye verdi verilenirdi. AKP'nin ülkeyi uçuruma sürüklediğini düşünüyordu. Bunu da net ifadelerle dile getirdikten sonra kaygıyla seslendi:
"Bir yandan da endişe ediyorum, ya iktidarı bırakıp giderlerse diye, ne yapacağız o zaman?"
7 Haziran'ın birinci yılında ülke kan gölü, dünyada itibarımız sıfırın altına iniyor, ortalık toz duman...
Halk bu tozun dumanın ortasında ne önünü görebiliyor ne geleceği...
Siyasetçinin farkı da bu... Geleceği görebilmek, gösterebilmek...
Bunun için önce AKP'ye mahkum olmadığımızı halka anlatmak, inandırmak gerekiyor.
Bu aşamadayız...

YORUM YAZ









YORUMLAR ( 0 )